Sibo Nedir, Nasıl Tedavi Edilebilir?

SIBO (Small Intestinal Bacterial Overgrowth), ince bağırsakta normalden fazla bakteri bulunması durumu olarak tanımlanır. Normalde, ince bağırsakta bakteri yoğunluğu düşük seviyelerde olur. Ancak bazı durumlarda bu bölgede anormal bir bakteri çoğalması gerçekleşebilir. Sonuç olarak bu olay sindirim bozuklukları ve sibo gibi durumları doğrudan etkiler.
SIBO’nun temel nedeni, bakterilerin kalın bağırsaktan ince bağırsağa göç etmesi veya ince bağırsakta bakterilerin kontrolsüz şekilde çoğalmasıdır. Bu durum besin emiliminde bozulmalara ve çeşitli sindirim sistemi semptomlarına yol açar.
Şimdi sibo’nun tanımı ve bağırsak sağlığı üzerindeki etkilerini inceleyeceğiz.

Sibo’nun Tanımı ve Bağırsak Sağlığına Etkisi

SIBO’nun açılımı Small Intestinal Bacterial Overgrowth olup, Türkçede ince bağırsakta aşırı bakteri çoğalması anlamına gelir. Normalde kalın bağırsakta yoğun bulunan bakteriler, ince bağırsakta sınırlı sayıda yer alır. SIBO durumunda, bu denge bozulur ve kalın bağırsaktaki bakteriler, ince bağırsakta kontrolsüz şekilde çoğalmaya başlar. Bu durum, hem sindirim sistemini hem de genel sağlık durumunu olumsuz etkiler.
SIBO, sindirimde görevli olan ince bağırsak yapısını bozarak; besin emilimini, vitamin dengesini ve bağırsak hareketliliğini etkiler. Bu da zamanla sistemik semptomlara, bağışıklık zayıflığına ve yaşam kalitesinde düşüşe neden olabilir.
2020 yılında yapılan bir incelemede, kronik sindirim şikayetleriyle başvuran bireylerin yaklaşık %35′inde SIBO tespit edilmiştir (Pokus et al., Nutrients).
Peki ya bu durumun normal bağırsak florası ile farkları nelerdir?

Normal Bağırsak Florası ile Farkı

Bağırsak florası (mikrobiyota), sindirim sisteminde yaşayan trilyonlarca mikroorganizmanın genel adıdır. Bu flora, bağırsağın farklı bölümlerinde farklı yoğunlukta bulunur.
Normal durum: İnce bağırsakta bakteri yoğunluğu düşüktür (10³ CFU/ml altında).
SIBO durumunda: Bu yoğunluk 10⁵ CFU/ml seviyelerine ulaşır ve bakteriler yer değiştirmiş olur.
SIBO, normal bağırsak mikrobiyotasının yer değiştirmesi ya da aşırı çoğalması sonucu oluşur. Bu fark, hem semptomlara hem de tedavi yaklaşımına yön verir.
Normal mikrobiyota, sindirime yardımcı olurken; SIBO’daki bakteriler gıdaları erken fermente ederek gaz, toksin ve irritan bileşiklerin oluşmasına neden olur.
Şimdi ince bağırsakta bakteri artışının nedenlerini ve sonuçlarını hep beraber inceleyelim.

İnce Bağırsakta Bakteri Artışının Etkileri

İnce bağırsakta bakteri artışı yalnızca sindirim sistemini değil, vücudun genel beslenme ve bağışıklık mekanizmalarını da etkiler. Bu bakteriler, yiyecekleri fermente ederek aşırı miktarda gaz üretir ve bağırsak mukozasını tahriş eder.
Başlıca etkileri:

  • Vitamin eksiklikleri: B12 vitamini başta olmak üzere yağda çözünen vitaminlerde (A, D, E, K) eksiklik gelişebilir.
  • Yağ ve karbonhidrat emilim bozukluğu: İshal, şişkinlik ve kilo kaybı görülebilir.
  • Toksin birikimi: Bakterilerin ürettiği maddeler bağışıklık sistemini zayıflatabilir.

Bağırsak geçirgenliğinde artış: “Leaky gut” olarak bilinen bu durum, inflamatuvar süreçleri tetikleyebilir.
2019’da yapılan bir çalışmada, SIBO’lu hastaların %40’ında ferritin (demir deposu) düşüklüğü saptanmıştır. Bu durumun, bakteri artışına bağlı emilim bozukluğundan kaynaklandığı bildirilmiştir (Ghoshal et al., World J Gastroenterol).
Peki ya sibo hastalığının en sık görülen belirtileri nelerdir?

Sibo Belirtileri Nelerdir?

SIBO’nun belirtileri kişiden kişiye değişebilir ancak genel olarak sindirim sistemiyle ilişkili şikâyetler ön plandadır. Semptomlar çoğu zaman kroniktir ve yemeklerden sonra artış gösterir. Bu belirtiler, irritabl bağırsak sendromu (IBS) gibi rahatsızlıklarla karıştırılabilir.

  • Karında şişkinlik ve gaz: En sık bildirilen belirtidir. İnce bağırsaktaki bakteriler karbonhidratları fermente ederek gaz üretir.
  • İshal ve/veya kabızlık: Hidrojen baskın SIBO ishal ile, metan baskın SIBO ise kabızlık ile seyreder.
  • Karın ağrısı: Yemek sonrası kramp tarzında olabilir.
  • Kötü kokulu gaz ve dışkı: Sülfür içeriği yüksek gazlar ve dışkı oluşabilir.
  • Besin emilim bozuklukları: Kilo kaybı, B12 vitamini eksikliği, demir eksikliği sık görülür.
  • Yorgunluk, baş ağrısı, zihinsel bulanıklık (“beyin sisi”)
  • Cilt sorunları: Egzama benzeri döküntüler bildirilmiştir.

2022 tarihli bir çalışmada, SIBO hastalarının %78’inde şişkinlik, %62’sinde ishal, %48’inde karın ağrısı saptanmıştır (Rezaie et al., Am J Gastroenterol).
Bu belirtiler sibo tanısının konması üzerinde oldukça yardımcı olur. Tanı koyma nasıl olur inceleyelim.

Sibo Tedavisi

Sibo Tanısı Nasıl Konur?

SIBO tanısı, hastanın semptomlarına ve laboratuvar testlerine dayalı olarak konur. Klinik şüphe oluştuğunda kesin tanı için spesifik testler yapılır.

Nefes Testi (Hydrogen-Methane Breath Test)

En sık kullanılan yöntemdir. Laktoz, glukoz veya laktüloz gibi şekerler içirilir. Ardından nefes örnekleri alınarak hidrojen ve metan gaz düzeyleri ölçülür. Bu gazlar, bakterilerin şekerleri fermente etmesiyle ortaya çıkar.
Pozitif test: 90 dakika içinde hidrojenin ≥20 ppm artması veya metan değerinin ≥10 ppm olması.
North American Consensus kriterlerine göre nefes testi, SIBO tanısı üzerinde ilk basamak yöntem olarak önerilmektedir (Rezaie et al., Am J Gastroenterol, 2017).

Endoskopik Aspirasyon (Altın Standart)

Endoskopi ile ince bağırsaktan sıvı örneği alınır ve kültür yapılır. Bakteri sayısı 10⁵ CFU/ml üzerinde ise tanı konur. Ancak pahalı ve invaziv bir yöntem olduğundan rutin kullanımda sınırlıdır.

Laboratuvar ve Klinik Bulgular

  • B12 eksikliği
  • Demir, folik asit düşüklüğü
  • Yağlı dışkı, steatore varlığı gibi bulgular da tanıyı destekler.
  • Peki ya sibo hastalığı neden olur? Başlıca nedenleri nelerdir?

Sibo Neden Olur? Risk Faktörleri

SIBO’nun oluşmasına yol açan faktörler; anatomik, fizyolojik ve çevresel olabilir. Bu faktörler, normal bağırsak dengesini bozarak bakterilerin ince bağırsakta kontrolsüz çoğalmasına neden olur.

Bağırsak Motilite Bozuklukları

İnce bağırsak hareketleri bakterilerin temizlenmesinde rol oynar. Motilite yavaşladığında bakteri birikimi artar. Özellikle: Diyabetik gastroparezi, Skleroderma, IBS hastaları risk altındadır.
Klinik Bulgular:
Motilite bozuklukları olan bireylerde SIBO gelişme riski %50’ye kadar çıkmaktadır (Pimentel et al., Gut, 2003).

Anatomik Sorunlar

  • Bağırsak tıkanıklıkları
  • Divertiküller
  • Cerrahi sonrası oluşan kör loop sendromu gibi durumlarda bakteri birikimi kolaylaşır.

Azalmış Mide Asidi (Hipoklorhidri)

Mide asidi bakterileri öldürür. Uzun süreli proton pompa inhibitörü (PPI) kullanımı mide asidini baskılayarak SIBO riskini artırabilir.
Veri: PPI kullanan bireylerde SIBO gelişme oranı %50’ye yakın bulunmuştur (Lo et al., J Clin Gastroenterol, 2010).

Bağışıklık Sistemi Zayıflığı

HIV, bağışıklık baskılayıcı ilaç kullanımı ve otoimmün hastalıklar da SIBO riskini artırır.

Uzun Süreli Antibiyotik Kullanımı

Antibiyotikler, zararlı bakterileri öldürmenin yanı sıra bağırsaktaki faydalı mikroorganizmaları da etkiler. Uzun süreli veya sık antibiyotik kullanımı, bağırsak mikrobiyotasında ciddi dengesizliklere (disbiyozis) yol açar. Bu durum, özellikle kalın bağırsakta yoğunlaşması gereken bakterilerin, ince bağırsağa göç etmesine neden olabilir.
Geniş spektrumlu antibiyotikler, mikrobiyal çeşitliliği azaltarak, fırsatçı bakterilerin aşırı çoğalmasına zemin hazırlar.
Sık antibiyotik tedavisi alan bireylerde SIBO görülme sıklığı artar.
2021 yılında yayınlanan bir çalışmada, 14 günden uzun süre antibiyotik kullanan bireylerde SIBO gelişme riski %43 olarak rapor edilmiştir (Ghoshal et al., Gut Microbes).
Bu nedenle gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınılmalı, kullanım gerekiyorsa probiyotik destekleri düşünülmelidir.

Geçirilmiş Sindirim Sistemi Enfeksiyonları
Geçmişte yaşanan bakteriyel gastroenterit gibi enfeksiyonlar, bağırsakta bakteri dengesini bozabilir.
Uzun Süreli Antibiyotik Kullanımı
Bağırsak florasını olumsuz etkileyerek faydalı bakterilerin azalmasına yol açar.
IBS (Huzursuz Bağırsak Sendromu)
SIBO, irritabl bağırsak sendromu olan bireylerde daha sık görülmektedir.
Diyabet ve Yavaşlayan Sindirim
Diyabete bağlı sinir hasarı, bağırsak hareketlerini yavaşlatıp bakteri çoğalmasına zemin hazırlar.

Uzman Dr. Ulviye Güvendi, SIBO konusunda uzman desteğiyle yanınızda.

Randevu Alın

Bağırsak Motilite Bozuklukları

Bağırsak motilitesi, sindirilmiş besinlerin ve mikrobiyal kalıntıların bağırsak boyunca ilerlemesini sağlayan kas hareketidir. Motilite bozukluklarında bu ilerleyiş yavaşlar veya durur, bu da bakterilerin birikmesine ve çoğalmasına neden olur.
İnce bağırsağın temizlenmesi için gerekli olan “migrating motor complex (MMC)” adı verilen süreç, özellikle uykuda ve açlıkta çalışır. Bu sistemin bozulması, SIBO gelişimini kolaylaştırır.
Sıklıkla IBS (İrritabl Bağırsak Sendromu), gastroparezi, opioid kullanımı gibi durumlarla birlikte görülür. IBS ve sibo ilişkisi bu şekilde tanımlanabilir.
Motilite bozukluğu olan bireylerde SIBO gelişme oranı sağlıklı bireylere göre 4 kat daha fazladır (Pimentel et al., Neurogastroenterol Motil, 2006).
Motiliteyi artırıcı ilaçlar ve sibo diyet önerileri, bu grupta SIBO tedavisinin temelini oluşturur.

Diyabet ve Otoimmün Hastalıklar

Diyabet, özellikle tip 1 ve uzun süreli tip 2 diyabette, otonom sinir sistemini etkileyerek mide ve bağırsak motilitesini bozar. Gastroparezi (midenin geç boşalması) gibi durumlar, ince bağırsakta bakteri birikimini artırabilir.
Ayrıca diyabette bağışıklık sistemi zayıflığı, fırsatçı bakterilere karşı savunmayı azaltır.
Otoimmün hastalıklarda ise hem bağırsak hareketliliği hem de mukozal bağışıklık etkilenir.

Riskli Otoimmün Hastalıklar:

  • Skleroderma
  • Sistemik lupus eritematozus
  • Hashimoto tiroiditi
  • Sjögren sendromu

Diyabetli bireylerde SIBO prevalansı %39’a kadar çıkabilirken, skleroderma hastalarında bu oran %50’nin üzerindedir (Roshan et al., World J Gastroenterol, 2018).
Bu hastalarda düzenli tarama, semptom takibi ve gerekirse erken nefes testi ile tanı konulması önerilir.
Tanı sonrası tedavi süreci başlar. Tedavi süreci hakkındaki detaylar aşağıda yer almaktadır.

Sibo Tedavi Yöntemleri

SIBO tedavisi, ince bağırsakta aşırı çoğalan bakterilerin azaltılması, altta yatan nedenin kontrol altına alınması ve bağırsak florasının dengelenmesi hedeflenerek planlanır. Tedavi süreci kişiye özel olmalı ve semptomların şiddetine, eşlik eden hastalıklara göre düzenlenmelidir.

Sibo Ağrısı

SIBO tedavisi nasıl olur?

Tedavi genellikle şu üç temel adımı içerir:

  • Antibakteriyel tedavi (çoğunlukla rifaksimin ve/veya metronidazol gibi ilaçlar),
  • Beslenme düzenlemeleri (SIBO diyet önerileri),
  • Altta yatan nedenin düzeltilmesi (örneğin motilite bozukluklarının tedavisi).

Bunun yanında prebiyotik ve probiyotik destekler, bazı hastalarda bağırsak florasını yeniden düzenlemek için kullanılabilir.

Antibiyotik Tedavisi

SIBO’da ilk basamak tedavi genellikle antibiyotiklerle bakteriyel yükün azaltılmasıdır. Ancak burada amaç, tüm mikroflorayı yok etmek değil, ince bağırsaktaki zararlı bakteri yükünü azaltmaktır.

En sık kullanılan antibiyotikler:
  • Rifaksimin: Non-sistemik antibiyotik olup, sadece bağırsakta etkilidir. Hidrojen baskın SIBO’da en çok tercih edilen ilaçtır.
  • Neomisin: Genellikle metan baskın SIBO’da rifaksimin ile birlikte kullanılır.
  • Metronidazol, Siprofloksasin: Alternatif antibiyotikler arasında yer alır.

Kullanım süresi genellikle 10–14 gündür. Bu süreden sonra semptomlar değerlendirilir. Gerekirse ikinci kür uygulanabilir.
Tedavi sonrası dikkat edilmesi gerekenler:

  • Altta yatan neden çözülmezse SIBO tekrar edebilir.
  • Sibo diyet önerileri ve motiliteyi destekleyici tedaviler tedaviye entegre edilmelidir.
  • Gereksiz antibiyotik kullanımı, dirençli bakterilerin oluşmasına neden olabilir. Bu yüzden tanı netleştirilmeden tedavi başlanmamalıdır.

Bu doğrultuda bilimsel çalışmalardan bazı örnekler bulunur. Hep beraber inceleyelim.

Bilimsel Çalışmalardan Örnekler

SIBO tedavisi üzerine yapılan birçok çalışma, antibiyotiklerin etkili olduğunu ancak başarı oranlarının kişiden kişiye değiştiğini göstermektedir.

Rifaximin Etkinliği:

2011 yılında yapılan çift kör, plasebo kontrollü bir çalışmada, rifaksimin verilen hastaların %41’inde semptomların tamamen düzeldiği gösterilmiştir (Pimentel et al., Ann Intern Med).
Aynı çalışmada nefes testi pozitifliği %47 oranında negatifleşmiştir.

Rifaximin + Neomisin Kombinasyonu:

Methan-dominant (kabızlık baskın) SIBO hastalarında yapılan çalışmada, rifaksimin + neomisin kombinasyonunun tek başına rifaksiminden daha etkili olduğu bildirilmiştir (Low et al., Dig Dis Sci, 2010).

Tekrarlama Oranları:

Tedavi sonrası SIBO nüksü, 6 ay içinde %44 oranında görülmüştür. Bu, altta yatan nedenlerin mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini göstermektedir (Sachdeva et al., JGH Open, 2019).

Sibo Diyeti Nedir? (Low-FODMAP & Elemental Diet)

SIBO tedavisinde kullanılan diyetler, ince bağırsakta fermente olan karbonhidratların sınırlandırılmasına dayanır. Amaç, bakterilerin çoğalmasına neden olan besin kaynaklarını ortadan kaldırmak ve semptomları hafifletmektir. Tedavi edici bir yaklaşımdan ziyade destekleyici niteliktedir.

Low-FODMAP Diyeti

Low-FODMAP diyeti; fermente olabilen, kısa zincirli karbonhidratların azaltıldığı bir beslenme modelidir. Bu diyet, özellikle şişkinlik, gaz ve ishal gibi SIBO belirtileri hafifletilmesinde yaygın olarak uygulanır.
FODMAP grubu karbonhidratlar:
Fermente olabilir oligosakkaritler, disakkaritler, monosakkaritler ve polioller.
Bu diyette ilk aşamada bu karbonhidratlar 4–6 hafta süreyle sınırlandırılır.
Semptomlar hafifledikten sonra yeniden tanıtım ve bireyselleştirme süreci başlatılır.

Elemental Diyet

Elemental diyet, protein, yağ ve karbonhidratların en basit formda (ön sindirilmiş) sunulduğu sıvı bazlı bir beslenme şeklidir. Amaç, bakterilere sindirilecek besin kalmamasını sağlamaktır.
Genellikle 2–3 hafta süreyle uygulanır.
Takipli şekilde uzman kontrolünde gerçekleştirilmelidir.
Bir çalışmada, elemental diyetin 14 gün sonunda nefes testi negatifleşme oranı %80 olarak rapor edilmiştir (Pimentel et al., Digestive Diseases and Sciences, 2004).

Diyet kişiye özel planlanmalıdır. Her bireyin tolere edebildiği besin farklılık gösterebilir.

🚫 Önerilmeyen Besinler (Yüksek FODMAP)
• Soğan, sarımsak, pırasa
• Buğday, arpa, çavdar
• Fasulye, mercimek, nohut
• Elma, armut, karpuz
• Süt ve süt ürünleri (laktozlu)
• Tatlandırıcılar (sorbitol, mannitol)
• Karnabahar, brokoli, lahana
• Bal, agave şurubu
✅ Önerilen Besinler (Düşük FODMAP)
• Ispanak, kabak, salatalık
• Pirinç, kinoa, yulaf
• Sert peynirler (cheddar, parmesan)
• Laktozsuz süt, badem sütü
• Muz (az olgun), çilek, yaban mersini
• Yumurta, tavuk, balık
• Zencefil, nane, kekik
• Zeytinyağı, hindistancevizi yağı
Beslenme planı her bireyin tolerans düzeyine göre kişiselleştirilmelidir. Diyet uygulamaları mutlaka uzman kontrolünde şekillendirilmelidir.

Uzman Dr. Ulviye Güvendi, SIBO konusunda uzman desteğiyle yanınızda.

Randevu Alın

Diyetisyen Desteğinin Önemi

SIBO diyet önerileri karmaşık ve kısıtlayıcı olabilir. Yanlış uygulanması durumunda besin eksikliklerine ve kilo kaybına yol açabilir. Bu nedenle: Beslenme uzmanı gözetiminde yürütülmelidir.

2020 yılında yapılan bir araştırmada, diyetisyen desteğiyle yürütülen SIBO diyetlerinde tedavi başarısının %60’tan %80’e çıktığı rapor edilmiştir (Staudacher et al., Clin Nutr).

Sibo Tedavisinde Takviye Gıda ve Probiyotik Kullanımı

SIBO tedavisinde takviye ürünler ve probiyotikler, tedaviye yardımcı olarak kullanılabilir. Ancak her hastaya uygun olmayabilir; seçici ve kontrollü kullanım önemlidir.

Vitamin ve Mineral Takviyeleri

SIBO’ya bağlı olarak emilim bozuklukları gelişebilir. En sık görülen eksiklikler şunlardır:

  • Vitamin B12: Bakteriler tarafından tüketilir.
  • Demir: Emilim azalır, anemi gelişebilir.
  • Vitamin D ve K: Yağda çözünen vitaminlerin emilimi bozulabilir.
  • Tedavi öncesi ve sonrası kan değerleri kontrol edilmeli, eksiklik varsa takviye edilmelidir.
Probiyotikler: Kullanımı Tartışmalı

SIBO’da probiyotik kullanımı hala tartışmalıdır. Bazı çalışmalarda olumlu etkiler görülse de, bazı hastalarda semptomları kötüleştirebilir. Özellikle metan üretici bakteriler üzerinde etkisiz olabilir.
Lactobacillus plantarum, Bifidobacterium infantis gibi türlerin bazı çalışmalarda olumlu sonuç verdiği bildirilmiştir.
Probiyotik kullanımı semptomları kötüleştirirse kesilmelidir.
2018’de yapılan sistematik bir derlemede, SIBO hastalarında probiyotik kullanımının %38’inde semptomları azalttığı ancak %17’sinde şikâyetleri kötüleştirdiği rapor edilmiştir (Majeed et al., Beneficial Microbes).

Fermente Gıdaların Etkisi

Fermente gıdalar probiyotik içerikleri sayesinde bağırsak sağlığına genelde olumlu katkı sağlar. Ancak SIBO hastalarında bu durum farklı olabilir.
Yoğurt, kefir, turşu, kombucha gibi ürünler bazı bireylerde şişkinlik ve gaz şikâyetlerini artırabilir.
Nedeni: Fermente gıdalar, SIBO’da zaten fazla olan bakteri yükünü daha da artırabilir.
Klinik Gözlem:
Bazı hastalarda fermente gıdalar semptomları kötüleştirirken, bazıları tolere edebilir. Bu nedenle eliminasyon ve yeniden tanıtım süreci diyetisyen kontrolünde yapılmalıdır.
Fermente gıda tüketimi bireyselleştirilmeli, semptom takibiyle karar verilmelidir.

Sibo ile İlgili Klinik Örnekler

SIBO tanısı ve tedavisiyle ilgili klinik çalışmalar, hastalığın kompleks yapısını ve bireysel değişkenliğini ortaya koyar.

  • Vaka Örneği 1: 38 yaşında kadın hasta, uzun süreli şişkinlik, ishal ve demir eksikliği anemisi şikâyeti ile başvurdu. Hidrojen nefes testinde pozitiflik saptandı. 14 günlük rifaksimin tedavisi sonrası semptomları %70 azaldı.
  • Vaka Örneği 2: 55 yaşında erkek hasta, diyabet ve kabızlık öyküsü ile değerlendirildi. Metan baskın SIBO tanısı kondu. Rifaksimin + neomisin tedavisine olumlu yanıt alındı. Beslenme danışmanlığı sonrası tekrarlama gözlenmedi.

Her hastada SIBO farklı semptomlarla kendini gösterebilir. Kişiye özel tanı ve tedavi protokolleri gereklidir.

Sibo’nun Tekrarlama Riski ve Uzun Vadeli Takip

SIBO, tedavi sonrası tamamen iyileşse bile yüksek oranda tekrar edebilen bir hastalıktır. Yapılan çalışmalara göre: SIBO’nun yeniden oluşma oranı %30 ila %44 arasındadır.
Kaynak: Ghoshal et al., J Gastroenterol Hepatol, 2017.
Peki ya sibo hastalığı tekrarlar mı? Neden tekrarlar?

  • Altta yatan nedenlerin (motilite bozukluğu, diyabet, IBS) devam etmesi
  • Diyet ve yaşam tarzı değişikliklerinin sürdürülememesi
  • Bağırsak florasının yeterince dengelenmemesi
  • Takip planları ve öneriler:
  • Tedavi sonrası 3–6 ayda bir nefes testi ile izlem önerilir.
  • Gerekirse idame tedavi (bitkisel antibakteriyeller, motilite destekleri) planlanabilir.
  • Uzun vadeli bağırsak sağlığı için:
  • Lif oranı dengeli beslenme
  • Uyku düzeni
  • Stres yönetimi

Tekrarlayan SIBO durumlarında, ileri testler (örneğin ince bağırsak aspirasyon kültürü) ve ileri görüntüleme yöntemleri gerekebilir.

İstanbul’da Sibo Tedavisi İçin Uzman Desteği Almak

İstanbul, SIBO tanısı ve tedavisi konusunda deneyimli gastroenterologlar, fonksiyonel tıp uzmanları ve beslenme danışmanları ile geniş bir sağlık ağı sunar.
İstanbul’da SIBO tedavisi alabileceğiniz hizmet alanları:

  • Gastroenteroloji klinikleri: Nefes testi, tanı ve antibiyotik planlaması
  • Fonksiyonel tıp merkezleri: Altta yatan nedenlerin değerlendirilmesi
  • Diyetisyen klinikleri: Low-FODMAP diyeti ve bağırsak dostu beslenme desteği

İstanbul’da “SIBO testi yapan klinik” ya da “SIBO diyeti uzmanı” gibi aramalarla yerel destek sağlayan kurumlara ulaşabilirsiniz.

SIBO hakkında sorularınız varsa Uzman Dr. Ulviye Güvendi'ye kolayca ulaşabilirsiniz.

İletişim Kurun

Şimdi sibo hastalığı hakkında sıkça sorulan sorulara, en çok merak edilenlere geçiyoruz.

Sık Sorulan Sorular (FAQ)

Sibo kalıcı bir hastalık mıdır?

Hayır, SIBO uygun tedaviyle kontrol altına alınabilir. Ancak nüks riski yüksektir ve altta yatan nedenlerin tedavisi önemlidir.

Sibo ile IBS (İrritabl Bağırsak Sendromu) arasındaki fark nedir?

IBS fonksiyonel bir hastalıkken, SIBO’da mikrobiyal dengesizlik (bakteri artışı) mevcuttur. Her iki hastalık benzer belirtiler gösterse de tanı ve tedavi yaklaşımları farklıdır.

Sibo tehlikeli mi?

Doğrudan hayatı tehdit etmez ancak uzun vadede besin emilim bozukluklarına ve yaşam kalitesinde düşüşe yol açabilir. Erken teşhis ve tedavi önemlidir.

Sibo için hangi doktora gidilir?

SIBO tanısı ve tedavisi için gastroenteroloji uzmanına başvurulmalıdır. Gerektiğinde diyetisyen ve fonksiyonel tıp uzmanlarından da destek alınabilir.

Sibo testi nerede yapılır?

Hidrojen-metan nefes testi, özel laboratuvarlar ve bazı hastanelerin gastroenteroloji birimlerinde yapılmaktadır.

Ara
Picture of Uzm.Dr. Ulviye Güvendi
Uzm.Dr. Ulviye Güvendi
Uzm. Dr. Ulviye GÜVENDİ, lisans eğitimine Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladı ve Cumhuriyet Tıp Fakültesi’nde tamamladı. Uzmanlık eğitimini İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde klinik mikrobiyoloji alanında tamamladı.
telefon
whatsapp